eski bir avluda

" Laleli'den dunyaya giden bir tramvaydayiz, birden nasil oluyor sen yuregimi elliyorsun."  demis Cemal efendi. Ben de Seoul'a giden bir tramvaydaydim her seyden uzak.kafamda tekrarladigim eski bir avluda yankilaniyor.Her şey cok eksik, neredeyse yok gibiyken.buldum bulusturdum kendime geldim.tek eksin sensin.incecik cilli bir dille sen de gelsen ya.



ben sana kirmizi kiremitli bir cati, begonviller ve mavi bir kapi ve illa amansiz bir avlu getirsem.

dunya sogur, aksam serinlerken benim sensiz sevinecek bir seyim yok.
kılı kırk yardim, altini ustune getirdim.ve iste en genis cumlem: 


icimi actim sana, icini acmak icin.






 





Bu zamanlar yoksa bize dusman mi?

 Hayat degisik bir yolculuktur.Yaninizda kimse yoksa daha da zor bir yolculuktur.


artik bu koridorlar kendimde bile cok gordugum bir sey olmaya basladi.


kitaplarimin basladigi nokta ile bitti nokta arasında bile binlerce mil fark var.hikayeler farkli bir havalimaninda basliyor ve farkli bir havalimaninda bitiyor.


artik saatlerce sorgulamadan ucaklari bekleyebiliyorum, rötarlar benim icin anlamsizlasti.
yolculuklarin sonu hayatim boyunca yuva hissini hissedemedigim evlerin, rahatsiz yataklarinda geciyor.aslinda orasi kabullenmesem de benim evim.hos 20 kusur yildir oradan oraya dolanırken bile yine evim yoktu.hic evim olamamis ben hep evim sanmisim ama kendimi kandirmisim.ne yazik.dis kapinin dis mandali olmak boyle bir sey sanirim.zaman geciyor, annen ölüyor, baban ölüyor, kardesin buyuyor, kardesin bebek yapiyor ve o bebek buyuyor.kirmizi isiklar yanmaya, agaslar solup tekrar yesermeye, mevsimler degismeye, insanlar nankorlesmeye devam ediyor ve sen durup sadece izliyorsun.gidecek yerin, bekleyen kimsen ve yapman gereken hicbir sey yok cunku.






Akademik Seyler

aslinda dun geceden beri oturup bir seyler yiyip makale okumaktan icim curumus olabilir.bu aralar cok fazla noodle ve udon yiyorum.herhalde Kore ziyaretimden kalan sacma sapan bir aliskanlik olarak kaldi.gece yarisi noodle asermeleri.surekli noodle yemekten sushi yemekten zehirlenmemi unutursak bir sirkulasyon haline geldi diyebiliriz.isin ilginc yani zehirlendikten sonra bile ertesi gun hicbir sey olmamis gibi sushi yedim.buradaki arkadaslarim canimla kumar oynadigimdan bahsetse de umursamadim.uzak dogu guzel bir tutku benim icin.belki bir gun burada ben de denedigim sokak lezzetlerini kelimelere dokerim.


Dark Paradise

Dante'nin Cehennem'inin kapısında "Ey buraya giren, bütün umutlarını ardında bırak!" sözleri yazılıdır.Bir filmde de bu söz geçer.As Above So Below filminde de cehennemin girisine geldiklerinde bu sozler islenmisti.Benim icin de Mart ayinin basinda Berlin ucagina bindirilisim ve yolculuk sureci kafamin icinde bu sozun yankilanmasiyla gecti.Bazen bir saatlik yolculuklar sizlere bin yillik bir yolculuk gibi gelebiliyor.İnsanoglu dusunmekten gercekten kafayi yiyormus, ya da kendisine ve cevresine ne kadar zarar verdiginin farkinda olmuyormus.Kendisine degen bicaklari, ayagina batan taslari, kullanilan duygularinin farkinda olmuyormus.Hissettikleri sevgilerin insanlarin kendi cikarlari icin kullanildigini kesfettiginde mesela uykulari gelmiyormus.Dunyanin neresine giderse gitsin, hangi ulkeleri gezerse gezsin, nerelerde yasarlarsa yasasin zihnin ve kalbin içindekiler her zaman ve her yerde hukum suruyormus.Kendimi tedavi ettikten sonra oturup boylu boyunca dusunme sansim oldugu surecte, aslinda ne kadar da yalniz oldugumu ve tum yukleri tek basima tasimayi kendime gorev edindigimi gordum.Kendime ilk defa hakli bir nedenden dolayi kizdim.Cunku artik ben ayilmis o psikozdan ayrilmistim.Bir insan kendi canindan bile vazgecebilecek boyutlara gelebiliyorsa sahsen, o noktaya o kisiyi getiren seyin en oldugunu sorgulamak da gerekiyor.Hep vazgecilen olmayi mih gibi caktim kafama, hic de oyle olmaz saniyordum.Oluyormus.Kendimi hapsettigim o guvenli kapsüle baskalarini alarak nasil bir duruma sokmusum kendimi bilmiyorum, mesela bu duygularimi paylastigim icin kendime koskocaman bir yanlismis.Fakat yine de pisman degilim.O güvenli kapsülü bize bir yuva yapmaya calismak kotu bir sey degildi, önce kurup sonra yıkıp tek bir seslenmeden yuvayi terk etmelerini de engelleyemem.Ölüm yakami asla bırakmayacak bunu biliyorum artik, sevdigim herkesi koruyamam, artik kimseyi de sevemem biliyorum.Sevmekten degil de yitirmekten sıkıldım.Bununla artik basa cikamayacagimi anladigim gun Berlin Operası'nda ben de koskocaman bir cıglık attim.Yitirmek olmus sanirim diger adim.Artık daha duygusuz, daha kırılgan, daha bir yitirilmisim.Dunyayi dolanip duruyorum, Berlin'e girerken cehenneme girecegimi farkindaydim, oyle de oldu.Simdi Amerika'yi araf mi yoksa cennet mi kategorisine sokacagimi bilmiyorum.Zamanla ogrenecegiz.Sonucta artik ölen birinin yokluguna bile alisabiliyorsa insan neleri asamaz? Neleri kabullenemez ki?! Gerçi boyle dedikten sonra ard arda cenaze kaldirmistim.Ve yine yalnizdim.Yine de olsun diyebiliyorum en azindan.Artık butun umutlari ardimda biraktim, yenilerine de dermanim yok.Ben simdi mezarlikta solmayi bekleyen bir poker cicegiyim.Arka planımızda da gunumuzun sarkisi Lana'dan Dark Paradise gelsin...


Okuma Listesi, DANTE İLAHİ KOMEDYA


Daha fazla okudugumdan bahsetmistim.Öncelikle Dante'den baslamak istiyorum.
 Çok uzunca bir sure İlahi Komedya'nin bana ulasmasini bekledim.İngilizce kitap okumaktan kusabilirim cunku.Her yerde bu kadar cok İngilizce olmasi ilk zamanlar beni rahatsiz etmese de artik gercekten Turkce bir seyler duymaya ve okumaya ihtiyacim vardi.Sonuc olarak İlahi Komedya elime ulasti ve cok kisa surede kitaplari okudum.3 kitap seklinde elimizde.Cehennem'den baslayip Araf'a ve en son Cennet'e gidiyorsunuz.Cehennem kitabını okuduktan sonra bir heyecanla ve sürüklenisle o kitabi yedim yuttum diyebilirim.Araf ilk kitaptaki beklentilerimi karsilamadi, gercekten sevip sevmedigim konusunda arafta olabilirim.Cennet'e geldigimde bir tık toparladi.Favorim yine Cehennem elbette.Fakat okurken biraz da olsa mitoloji, felsefe vs. bilgilerinizin olmasi gerekiyor.Bence bundan önce Homeros'un İlyada'sini okuyup ardindan baslamak daha mantikli olabilir.Simdilik boyle.Gorseldeki kitaplarin aslinda cogunu okudum.Yine de tamamini bitirmedim.Bitirir bitirmez hepsini yorumlayacagim.

Kitabın dili basit ve anlasilirdi, okumasi gercekten zevkli ve sürükleyiciydi.Fakat dedigim gibi bazi metaforlari bilmediginizde altta yazan aciklamalari okudugunuzda konudan biraz kopabiliyorsunuz.Bunu göze alarak ve sindirerek okumalisiniz.






Nerelerdeyim?

 Uzun bir aradan sonra cumleye nasil baslanacagini bile bilmiyorum acikcasi.Normalde bir seyler karalardim ama karalamayi bile unutmusum.Sonuc olarak buradayim ve belki de artik tekrardan yazmaya baslamaliyim diye dusunuyorum.Uzun bir zaman sonrasi aslinda cok fazla sey oldu.Oncelikle koskocaman bir yas sureci yasadim.2020'nin sonlarinda baslayan kabus 2021 yilini da bana zehir etmeyi basardi.Bana pek iyi gelmedi.Sonuc olarak bu hikaye Berlin'e kadar uzandi.Belki de hic yayinlamayacagim seyleri yaziyorum ama yazmak bana eskisi gibi hissettirir diye dusunuyorum.İnsan tokat gibi surekli ölüm terkedisleriyle basbasa kalinca normal olarak eskisi gibi olamiyor.Tanrinin bence insanlara verdigi en buyuk cezalardan biri de ebevenyn kaybi olarak nitelendirilebilir.Sonucta kimse sizi hic bu kadar ucsuz bucaksiz ve herhangi bir karsiligi olmadan sevemiyormus.Ya da tökezlediginiz anlarda ardina bile bakmadan gitmiyormus.Kayiplar uzerine pek de konusulabilecek ruh halinde degilim.Denge odagim cok degisti.Sıfırdan bir bina insa edilmis gibi oldu.Türkiye'den Berlin'e simdi de Amerika sokaklarina kadar dolanan bir macera benimki.Aslinda pek de macera olarak nitelendirebilecegimizi sanmiyoruz ama oyle olmasini kabulleniyoruz diyebiliriz.Cunku ne olursa olsun ben bir daha eski ben olamayacagim, en azindan bunu biliyoruz.Tüm bu psikozlardan gecerken aslinda cok dusunme firsatim oldu, yine de ben buradayim.Ölmek istesem, denesem ya da basaramasam bile yasiyorum ve nefes aliyorum.Ölemiyorsam yasamak zorundayim mantigi ile gunleri geciriyorum.Bu sureclerde daha fazla hastaneye maruz kaldigimi soylemek isterim ama o sureclerden bahsetmek beni pek huzurlu hissettirmiyor.Artık daha fazla okuyorum, daha fazla yuruyorum ve daha az yiyorum.Zihnimin karnim acken daha fazla calistigini kesfettim.Cornell ve Texas uni bana farkli bir hayaller sagladi.Sonuc olarak hep istedigim seyler oluyor artik.İlginc.Buradayim.Yasiyorum.Neredeyse tum dunyayi dolandim bu surecte.Yeni yerler gordum, yeni seyler ictim, operalarda gezdim, bazen agladim bazen de cok guldum.Gecen kiş boyle gecti bu kıs nasil gececek bilmiyorum.Sevgili Amerika bana yumusak davranmalisin.


Kasım Ayının Kahramanı #HermannHesse #neokuyorum #kitapönerisi

 Yıllarca neler okudum? Peki gerçek hayatta ne işe yaradı? Bana sorarsanız açıkçası bilmiyorum.Bu sorunun cevabı karşısında koskocaman bir boşluk görüyorum.Özellikle her kayıp yaşadığımda dönüp dolaştığım şarkı bile aynı.

 Hursell, Kant, Heidegger... Yıllarca hepsini boşa okumuşum.Gözlerimi açmak yerine felsefe beni kavramlara boğmuş.Gerçek hayatta çaresizdim.O gün gözlerimi açtığımda ters dönmüş bir kaplumbağa gibiydim.Ondan sonra başladı.başrolde benim olduğum korku filmi.

Yemek yerken karşımda boş masayı görünce, salondaki koltuğun boşluğuyla göz göze gelince, sofrada tabak sayısı azalınca anladım.Yıllarca boşa okumuşum, henüz de okumaya devam ediyorum.

Bana ilaç olmasını beklemiyordum aslında ama bir şeyler katmalıydı.Ya da ben kattığını düşünmüştüm.Fakat o kayıp anı geldiğinde koskocaman bir okyanusun içinde çırpınırken buldum kendimi.

İşte yine kafamı dağıtmak için geldim buldum kitaplarımı tıpkı dönüp durduğum o şarkı gibi.

Gelelim Bozkırkurdu'na.Kitap kapağına baktığımda sanırım bu kitap beni çok yoracak demiştim fakat tam tersi oldu.Akıcı, merak uyandıran bir kitap olduğunu keşfedip beni içine sürükledi.

Olay bir oda kiralayan Bozkırkurdu ile alakalı.Odayı kiraladıktan sonra geride bıraktıklarından oluşan güzel bir kitap.Bazen çarpıcı bir tokatı aniden indiriyor suratınıza.

Hatta birçok yerin altını çizdim.Diyor ki "... içimdeki yurt yuva özlemi beni dönüp dolaşıp bu eski, bu sersemce yolları izlemek zorunda bırakıyor."

Evinden uzak olanlar, evini özleyenler seve seve okuyacaktır bu kitabı.

Şimdilik hoşçakal demeliyim, söylemek istediğim çok şey var ama yazamıyorum.

Kendinize iyi bakın.